Sunday, July 22, 2007

JORN LANDE - The Duke [2006]

Jorn Lande
The Duke [2006]
AFM

“Bay Vokal” lakabıyla anılan Norveçli Jorn Lande, yeni bir solo albümle Masterplan’den ayrı da var olabildiğini kanıtlama derdine sahip olmaya devam ediyor gibi. Normal şartlar altında bu kritiğin ilk cümlesi bu olacaktı lakin gelin görün ki böyle bir cümle yazmama sebep olan varoluş derdi, Lande’nin Masterplan ile yollarını da ayırmasını sağladı geçtiğimiz ay sonu aldığımız habere göre. Sizleri bilemem ama benim adıma fena halde üzücü bir haber oldu bu. Masterplan’in müziğinin çok başarılı olduğunu düşünen biri olarak, ve hatta Jorn Lande’nin Ark dışındaki diğer çalışmalarından da fersah fersah üst seviyede olduğunu düşünen biri olarak”ne olacak şimdi” diye kendime sormadan edemedim. Neyse esas bu satırları yazma sebebime geçelim biz. Dördüncü solo albümüyle karşımıza çıkan Lande, eski arkadaşlarını bir araya getirdiği bir kadro oluşturmuş The Duke için. TNT, Vagabond, The Snakes’den müzisyen dostları ve Rainbow/Deep Purple klavyecisi Don Airey’den oluşan ekip ile Lande yine ortalamanın epey üzerinde bir albüm kaydetmiş. Albüm We Brought The Angels Down ile açılıyor. Masterplan’in debut albümünün ilk şarkısı Spirit Will Never Die’ı ilk dinlediğimde hissettiğime çok benzer şeyler hissettim bu şarkıyı da ilk dinlediğimde. Bir yandan bildiğimiz hard rock/heavy metal kalıplarında bir yandan da vokal partisyonlarıyla ve düzenlemeleriyle gayet özgün bir şarkı We Brought The Angels Down. Şarkının sözleri de ayrıca ilgiye mazhar: “We brought the angels down and made them evil...There’s no religion without crime... “. Ardından gelen Blacksong, giriş riffiyle direkt Mor ve Ötesi’ni ( sadece bir anlığına ama!) hatırlatan, yine ilk şarkı gibi orta tempolu ve güçlü bir şarkı olma özelliği sayesinde Lande’nin sesinin bu tarz orta tempolu, belki bir anlamda Masterplan usulü şarkılara ne kadar iyi gittiğini de tekrar hatırlatıyor bizlere. Stormcrow albümün gazlı hit adayı olarak radyolar için biçilmiş kaftan bir şarkıyken, End Of Time, yine ilk parça WBTAD gibi dinleme de yanında yat vokal “line” larıyla albümün öne çıkan bir diğer parçası. Duke Of Love, hem sözleri hem de müzikal yapısıyla Jorn Lande’nin sesi dediğimizde aklımıza ilk gelen isim, David Coverdale ve grubu Whitesnake’e küçük çaplı bir saygı duruşu niteliğinde. Şarkı, “Tanrıdan aldığım güç ve şeytandan çaldığım arzu ile aşkın düküyüm ben” gibi Coverdale’e açıkçası Lande’den daha çok yakışacağını düşündüğüm sözlere sahip, o da ayrı bir konu! Burning Chains yine Whitesnake tandanslı bir şarkıyken hemen akabindeki After The Dying, yine Lande’nin spesyalitesi; akılda kalıcı-orta tempolu ve açıkçası biraz sıradan bir şarkı. Aynı şekilde, Midnight Madness da albümün sonuna yaklaşırken ilerleyen dinleme seanslarında dinleycide “forward” tuşuna basma isteği uyandıracak gibi. Stadyum rock kalıplarındaki sözleriyle (“...Are you ready to rock, are you ready to shake it up...” gibi), dokuzuncu şarkı Are You Ready bir Thin Lizzy coverı, konserlerde uzun uzun çalınabilsin diye albüme dahil edilmiş gibi durmasının dışında bence albümün genel havasına pek yakışmamış. Albümün normal versiyonunun son şarkısı Lande’nin ilk solo albümünden Starfire’ın yeni bir versiyonu. İlk albümde şarkıya gerektiği ilgiyi alamadığını düşünmüş olacak ki Lande yıllar sonra şarkıyı tekrar kaydetmiş. Yine şarkı şarkı anlatmaya kalktığım ve haddinden (ve belki gereğinden) fazla uzun bir kritik oldu, burada bir nokta koymalı ve bitiriş için önceden hazırladığım(!) afilli cümlemi sizlerle paylaşmalıyım. Jorn Lande hiç şüphesiz son yılların en önemli vokalistlerinden biri, her ne kadar bir grup ile uzun süreli birliktelikler yaşayamasa da kendisini her daim takip edecek bir kitle yaratmış durumda. The Duke da adamımızın kendi adına çıkardığı albümlerle, AOR ve klasik hard’n heavy arasında gidip gelen ve her nasılsa hep bir şekilde karanlık bir havaya sahip şarkılarıyla, ne kadar ilgi çekici olabildiğinin yeni bir göstergesi.
[8]

No comments: